Sabiha Gökçen Havalimanı’nda güvenlik noktasında üstü aranan hakim Aykut Resuloğlu, ‘Hakimler aranmamalı’ diyerek mahkemenin yolunu tuttu. Temyiz sonrası dosyaya bakan Danıştay 10. Dairesi, taleple ilgili dikkat çeken bir karar verdi.
Sabah Gazetesi’nde yer alan habere göre; Van İdare Mahkemesi Hakimi Aykut Resuloğlu, 10 Mayıs 2018’de Bursa İdare Mahkemesi’nde görevliyken İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı’na gitmek için Kars Havalimanı’nda X-Ray cihazından geçiş yaptı. Güvenlik görevlisi üst araması yapmak isteyince, Aykut Resuloğlu hakim olduğunu ve kanun gereği üstünün aranamayacağını ifade etti.
Görevli ise kendisine verilen emrin bu şekilde olduğunu bildirince bir olay yaşanmaması için üstünün aranmasına müsaade eden hakim, konuyu polislere bildirip sonrasında dava açtı. Resuloğlu, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğünün; diğer tüm yolcular gibi hakim, savcı ve avukatların da arama yapılmamasını istemeleri halinde uçağa kabul edilmeyecekleri kuralının hakimler bakımından iptalini istedi.
Havaalanlarının güvenlik kontrol noktalarında duyarlı kapı ve x-ray cihazlarından geçen hakimlerin, cihazların ikaz vermesi halinde, üstlerinin ve eşyalarının elle aranmasının mümkün olmadığını belirtti.
DAİREDEN DİKKAT ÇEKEN KARAR
Hakim ve savcıların üstlerinin ve eşyalarının elle aranmasının ağır ceza mahkemesinin görevine giren suçüstü halleri ile aramaya bizzat izin vermeleri neticesinde mümkün olduğunu kaydeden daire, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’nün tüm kişilerin ve eşyalarının duyarlı kapı ve x-ray cihazının ikaz vermesi halinde elle aranması gerektiği, hakim ve savcıların da diğer tüm yolcular gibi arama/tarama yapılmasını istememeleri halinde uçağa kabul edilmeyecekleri yönündeki yazısının hukuka uygun olmadığını belirtti.
Söz konusu talebin hakim tarafından yapıldığını ve taleple bağlılık ilkesi gereği uygulamanın savcılar değil sadece hakimler yönünden iptal edilmesine karar verdi.
BAŞKANDAN KARARA MUHALEFET
Oy çokluğu ile verilen karara dairenin başkanı şerh düştü. Başkan, uluslararası sözleşmelerde sivil hava meydanlarında can ve mal güvenliğinin sağlanmasını teminen taraf ülkelere iç hukuklarında düzenleme yapma yetki ve yükümlülüğü getirildiğini ancak özel görev ve sıfatı haiz kişilerin taramadan muaf tutulacağına ilişkin bir hükme yer verilmediğini belirtti.
Havaalanlarına giriş sırasında teknik cihazlardan kişi ve eşyalarının geçirilmesi ve gerektiğinde kontrol ve arama yapılması kuralının herkese uygulanmasının gerektiğini kaydetti. Hakim ve Cumhuriyet savcılarının üzerleri ve konutunun aranması, ancak ağır ceza mahkemesinin görevine giren suçüstü haline yapılmasın yasal teminat alındığını belirten Başkan, söz konusu muafiyetin suçun işlenmesinden sonra yapılacak adli aramalara yönelik olduğunu, dolayısıyla önleme araması niteliğinde olan sivil hava meydanlarını kapsamadığını vurguladı.
BAKAN TUNÇ’TAN AÇIKLAMA
Adalet Bakanı Tunç, bir gazetecinin, Danıştay 10. Dairesi’nin “havalimanı güvenlik noktalarında hakimlerin üstlerinin aranmaması”na yönelik aldığı kararı sorması üzerine, şu değerlendirmede bulundu:
“Danıştay 10. Dairesi böyle bir karara vardı. Bu karar oy çokluğuyla alınmış bir karar. Sayın Daire Başkanı’nın da karşı oyu var. Karşı oya da baktığımız zaman oradaki gerekçeleri ortaya koyuyor. Burada tabii Danıştay’ın verdiği bu karar, kesin bir karar değil. Bu karara itiraz mümkün. Davalı taraf Ulaştırma Bakanlığı olarak görülüyor. Danıştay’ın ilgili dairesinin kararına karşı bu itiraz yapıldığında da, Danıştay İdari Dava Daireleri’ne gidecektir. Danıştay İdari Dava Daireleri de bu kararı değerlendirecektir.”
Bu kararın kesin bir karar olmadığını belirtmekte fayda olduğunu aktaran Tunç, şöyle devam etti:
“Karara şöyle bir baktığımız zaman 2802 sayılı Hakim Savcılar Kanunu’na dayandırmış mahkeme üyeleri, daire üyeleri. Tabii bizim uluslararası yükümlülüklerimiz var, altına imza attığımız uluslararası sözleşmeler var. Havacılık alanında, sivil havacılık alanında. Dolayısıyla bu sözleşmeleri de gözardı etmemek lazım. Anayasamızın 90. maddesine göre uluslararası sözleşmeler bir kanunla çeliştiğinde sözleşme uygulanır. Burada tabii takdir, itiraz edildiğinde Danıştay İdari Dava Daireleri’nin önüne gelecektir ve oradan hukuki, doğru bir karar çıkacağına inanıyoruz.” diye konuştu.